Merhaba,
Öncelikle tanışalım. Biz Merve ve Berk ♥
Uzun bir süredir tüketim alışkanlıklarımıza dikkat ederek yaşıyoruz. Bu yolculuğa çıkmaya 2015 senesinde sıkışık bir Cuma akşam trafiğinde karar verdik. Evcil hayvanlarımızı çok seviyorduk, sokak hayvanlarına elimizden geldiği kadar yardım ediyorduk, ancak tüketmek zorunda olduğumuzu sandığımız ürünler yüzünden çok fazla canlıya ızdırap çektirdiğimiz düşüncesi devamlı olarak bizi rahatsız ediyordu.
O zaman hayvansal gıdaları yemeyelim dedik…
Yemedik çoğunlukla… Kimi zaman da yemek zorunda kaldık. Çalıştığımız şirketin yemekhanesinde “et yemiyoruz” dediğimizde, “o zaman tavuk vereyim” diyen teyzenin tabağımıza dolduruverdiği yemek ziyan olmasın diye, bazen yeteri kadar beslenemediğimizi düşünen sevgili anne babalarımızın hatırından, bazen de bilmeden; aaa bunun içinde de süt mü varmış diyerek yedik.
Birimiz daha güçlüydük hep, diğerimizin arada mızıkçılık yaptığı oluyordu. (Kadınlar hep daha güçlü değil midir?) Sonunda okuduğumuz kitaplar, izlediğimiz belgeseller, dinlediğimiz podcastler sayesinde yaşam tarzımız düşüncelerimizle daha az çelişir hale gelmişti. Balık yediğimizde bir canlının acı çekmesine sebep olduğumuzu zaten en başından beri tahmin edebiliyorduk ama balıkçılığın okyanusların ve denizlerin çöp adalarıyla dolmasına neden olduğunu bu süreçte öğrendik. Aynı şekilde hayvancılığın sera gazı salınımına ve içme sularının kirlenmesine olan etkisinin bu kadar büyük olduğunu da…
Madem öyle, hayvan sömürüsü sonucu üretilen hiçbir şey tüketmeyelim dedik.
Öğrendikçe daha dikkatli olmaya başladık. Önce giydiğimiz kıyafetler ve ayakkabılar, sonra tükettiğimiz temizlik ve kozmetik ürünleri, bu ürünlerin ambalaj miktarları… Bu bir yolculuk sonuçta, ne kadar ilerleyeceğiz meçhul ancak her yolculukta olduğu gibi bu yolculukta da en önemli nokta başlamak.
Dönüp başladığımız günlere bakınca, yaşadığımız en önemli zorluklardan birisinin aslında bu kadar çok opsiyonumuz varken bu seçenekleri bilmemek olduğunu fark ettik. Bilmiyorduk ve bulamıyorduk. Marketlerde alışverişlerimizin büyük bir kısmı, ürünlerin içeriklerini okumakla geçiyordu. Sonra bir gün aklımıza bir fikir geldi. Bir platform olsa ve burada sadece vegan/cruelty free ürünler satılsa… Sadece birkaç şirketin ürünlerini satmak değildi hayalimiz. Bir pazar yeri… Organik reçel üreten teyze de ürünlerini satabilsin, kitle üretimi yapan bir ayakkabıcı da. Tecrübelerimiz cebimizde, bu fikre inanan birkaç dostumuzla bu yola da çıkmaya karar verdik. Vegan Pazaryeri’ni geliştirirken de her gün daha önce deneyimlemediğimiz nice ürünlerin olduğunu şaşırarak öğrendik.
Evet, Vegan Pazaryeri’ni kurarken bu yapının sadece veganları hedeflemekle sınırlı bir platform olmamasını istedik. Olabildiği kadar çok insana ulaşarak aslında vegan opsiyonların ne kadar zengin olduğunu, hayvansal ya da hayvan sömüren ürünler kullanmadan da hayatlarında bir eksiklik olmayacağını göstermek istiyoruz. Umarız bu platform çok sayıda insanın kendi yolculuklarına çıkmasına vesile olur. Hep birlikte bu platformu daha az atık üreten, daha çevreci iş modelleri uygulayarak geliştirmek ve bu alanda öncü olmak en büyük hayalimiz.
Vegan Pazaryeri’nde, sadece vegan/cruelty free ürünler üreten ve satan paydaşlarla beraber, ürünlerinin bir kısmı bu kriterleri sağlayan paydaşlar da bulunacak. Vegan Pazaryeri’nin kapısının vegan/cruelty free ürün satan herkese açık olduğunu bilmenizi isteriz. Bu kimileri tarafından eleştirilecek olsa da, uzun vadede bu şirketler de vegan/cruelty free ürünlere olan talep artışının farkına varacaklar ve üretimlerini bu doğrultuda değiştireceklerdir. Aslında hepimizin istediği de bu değil mi?
Yazının sonunu getirdiğinize göre siz de büyük ihtimalle tüketim alışkanlıklarınız konusunda bir farkındalığa sahipsiniz veya bu platform aracılığıyla ürünlerinizi satarak değer katmak istiyorsunuz. Lütfen Bizimle İletişime Geçin! veya Tedarikçi Olmak İçin Başvurun! formlarını kullanarak ilgili konularda bize yazın.
Sevgiler...