Veganlığa geçiş hikayenizi bizimle paylşaabilir misiniz?
2021 yazında yaşanan orman yangınlarında beni en çok etkileyen şeylerden biri yangından etkilenen hayvanlardı. Bu süreçte onlara yardım etmek için gecesini gündüzüne katan Hayvan Hakları Derneği‘ni (HAYTAP) yakından takip etmeye başladım ve elimden geldiğince seslerini kendi çevreme de duyurmaya çalıştım. Yangında ağır yaralanan hayvanlar yoğun bakım ünitelerinde öylece yatıyorken kahroluyor, günler sonra kendi kendilerine yeniden yemek yiyebildiklerinde veya ayağa kalkabildiklerinde çok mutlu oluyordum. Ve bir gün HAYTAP’ın paylaştığı kısa bir videoya denk geldim: İyileşen hayvanların nakledildiği Emekli Hayvanlar Çiftliği’nde koşup zıplayan mutlu kuzular, danalar… Videonun altında da şöyle yazıyordu: “Bugün etsiz Pazartesi. İsterseniz diğer günler de öyle olabilir…”
O an kafama dank etti: Bu canlıların hiçbiri evdeki kedimden farksız! Onlar da hissedebilen, mutlu olan, üzülen, şımaran, strese giren canlılar. Seslerini çıkarıp kendilerini savunamadıkları için onlarla empati kurmakta güçlük çekiyoruz. Ve onları sömüren, onlara eziyet eden ve onlar üzerinde söz sahibi olduğunu düşünen koskoca bir endüstri var… Gözümdeki perdenin bir videoyla kalkmasından sonra bu endüstrinin saklı yüzünü araştırmaya başladım ve hiçbir hayvansal ürünü tüketmemeye karar verdim.
Sizin için veganlık sadece beslenme biçimi mi, yoksa daha bütüncül bir yaşam felsefesi mi?
Bana göre veganlık sadece bitkisel beslenmek değil, giyimden kozmetiğe hayvanların sömürüldüğü hiçbir ürünü kullanmamak demek. Vegan oluşumla beraber sürdürülebilirlik konusunda da daha fazla bilinçlendim: bir şeyi satın almadan önce ihtiyaçlarımı iki defa gözden geçirmeye; satın aldığım ürünlerin arka planını, içeriğini ve çevresel etkilerini de sorgulamaya başladım.
Veganlık üzerine içerik üretmeye başlama fikri nasıl oluştu?
Vegan olma sürecimde bana cesaret vermesi için Instagram’da “Vegan Günlük” adında bir hesap açıp, ağırlıklı olarak öğünlerimi paylaşmaya başladım. Vegan yaşamı keşfederken bu yolculuğumla pek çok kişiye ilham olmayı umuyordum. Temel amacım bunun sanıldığının aksine hiç de zor, pahalı veya sağlıksız olmadığını insanlara göstermekti. 1 yıldır da Sofra Dergisi’nde Türkiye’nin çeşitli illerindeki vegan ve vegan seçenekli mekanlara yer veriyorum.
Alivesouls.com platformunu kurma fikri nasıl doğdu? Bu yolculukta sizi en çok motive eden şey neydi?
Vegan Günlük ve Sofra Dergisi’nin yanı sıra theMagger’da kültür-sanat, seyahat, gastronomi ve iyi yaşam üzerine yazılar yazıyordum. Bu işi daha profesyonel yapma hayaliyle Mercedes-Benz Türkiye’nin She’s Mentoring programına başvurdum. Değerli mentorum Işıl Arıdağ’ın yüreklendirmesiyle ve desteğiyle AliveSouls fikri ortaya çıktı. Burası insanların iyi hissetmesini, yeni şeyler keşfetmesini ve doğa ile uyum içinde yaşamasını amaçlayan, ilham verici içerikler paylaşan bir "Sürdürülebilir İyi Yaşam" platformu. Hayat yalnızca iş ya da rutinlerden ibaret değil. Dışarıda bizi bekleyen, ruhumuzu besleyecek ve dünyamızı genişletecek pek çok şey var. Konfor alanımızdan çıkıp kendimize bir şans vermeliyiz. Hayatı dolu dolu yaşarken, bu evreni paylaştığımız tüm canlıların da özgürce yaşamasına birlikte katkıda bulunmalıyız.
Vegan Pazaryeri ile yolunuz nasıl kesişti? Bu platform size nasıl katkı sağladı?
Dünyaya vegan olarak gelmediğim için yıllardır süregelen bir damak tadı oluşmuştu haliyle. Ben hayvansal ürünlerin lezzetini sevmediğimden değil, hiçbir hayvana zarar gelmesini istemediğimden vegan oldum. Dolayısıyla alıştığım bildiğim lezzetlerin bitkisel versiyonları tüketebilme arayışında Vegan Pazaryeri ile tanıştım. Bol seçenek, hızlı, sorunsuz ve atıksız teslimat burayı öncelikli olarak tercih etme sebebim.
Sık sık kültür-sanat ve seyahat içerkleri üretiyorsunuz. Seyahat ederken vegan olmak nasıl bir deneyim?
Öncelikle HappyCow uygulaması benim için büyük kurtarıcı. Gittiğim şehirde mutlaka oranın vegan mekanlarını inceleyip, lezzetlerini deneyimliyorum. Vegan seyahat blogları da bu konuda çok faydalı oluyor. Bunun yanında özellikle gelişmiş ülkelerin marketlerinde yer alan vegan logolu seçenekler çok çeşitli ve uygun fiyatlı oluyor. Ek olarak, kebapçılar dahil hemen hemen tüm restoranlarda vegan beslendiğimi söylediğimde, ya menüdeki yemeklerden hayvansalları çıkararak ya da menüde hiç olmayan bir şeyler hazırlayarak sunuyorlar. Son olarak, yanımda mutlaka meyve, kuruyemiş ve bar gibi kurtarıcılar bulunduruyorum. Dolayısıyla bu anlamda hiç zorluk çekmediğimi, hatta farklı lezzetler deneyimlemekten keyif aldığımı söyleyebilirim.
Vegan yaşama yeni başlayanlara ya da başlamayı düşünenlere ne tür tavsiyeler verirsiniz?
İlk zamanlarda Instagram’daki vegan hesaplarını takip etmek bana çok yardımcı oldu. Evde neler pişirebileceğim veya dışarıda neler tüketebileceğim konusunda ışık tuttu. Bunun yanında dengeli beslenmeyi ihmal etmemelerini öneriyorum. Her gün mutlaka sebze, baklagil, tahıl, yeşillik ve meyve yemeye özen göstermek lazım. Bir de ilk zamanlarda çevremdeki herkes sağlığım konusunda endişeleniyordu. 3-6 ayda bir yaptırdığım kan tahlillerinin sonucunu görünce nihayet vegan beslenmenin gayet sağlıklı bir tercih olduğuna ikna oldular.
AliveSouls için yakın gelecekte hayata geçirmeyi planladığınız yeni projeler veya iş birlikleri var mı?
Şu an için tüm kategorilerde daha çok konuk yazar alarak, bilmediğim konularda da ilham verici içerikler yayınlamayı amaçlıyorum. Tabii AliveSouls’un sürdürülebilir olarak büyümesi için daha çok insana ulaşması ve markaların desteği çok önemli. Bununla ilgili somut adımlar atmaya çalışıyorum.
Kendi kişisel hedefleriniz arasında veganlık ve sürdürülebilirlik adına gerçekleştirmek istediğiniz özel bir hayaliniz var mı?
AliveSouls tam olarak bu hayalime hizmet ediyor aslında. Bu platformun vegan yaşamı henüz benimsememiş herkese ulaşmasını ve zihinlerine bir tohum ekmesini diliyorum. Aynı zamanda kültür-sanat, seyahat, iyi yaşam ve sürdürülebilirlik konularında herkese ilham olmayı ve hayatlarını dönüştürmeyi umuyorum.
